Marka iletişimi yaparken markanızın kimliği doğrultusunda iletişimler yapmaya özen göstermelisiniz. Her tarz, her etkinlik, her konu size uygun olmayabilir. İleitşimde olmak istediğiniz mecraları belirlemek önemli bir adımdır. Sosyal medyanın hangi mecralarında olacağınıza, açık hava reklamları kullanıp kullanmayacağınıza, hangi etkinliklerde yer alabileceğinize karar vermeli ve bunların güncel takibini sürekli olarak yapmalısınız. Size uygun olduğunu düşündüğünüz yeni her türlü oluşumun içerisinde olabilir, hedef kitlenize ulaşabildiğiniz her yeri kullanabilirsiniz. 

Marka iletişi yaparken hedef kitlenizi tanımak çok önemli. Sizi kimler tercih ediyor ve eğer yeni bir kitleniz olacaksa bunların kim olmasını istersiniz? Bu kişiler nelerden hoşlanıyor, kendilerine nasıl hitap edilmesini seviyor, sevdikleri mecralar neler gibi pek çok soru ile başlayabilirsiniz. Bu soruların cevapları ve aynı zamanda diğer markaların tüketicileri marka iletişim stratejinizi belirlerken çok işe yarayacak.

Örneğin; eğer yeni bir kıyafet markası çıkardıysanız sizin tarzınıza ve hedef kitlenize yakın gördüğünüz başka markalar varsa bu markaların hitap ettikleri tüketiciler sizin de hedef kitleniz haline gelebilir. Bu bir kıyafet markası olmak zorunda değil örneğin sizin ürünlerinizin tarzına uygun saat, telefon kılıfı ya da aksesuar üreten başka bir markayı da kendinize yakın görebilirsiniz. Bu durumda önemli olan ilk şey kime hitap ettiğinizden emin olmanız. Sonrasında da nasıl hitap edeceğiniz ve ne söyleyeceğiniz çok önemli. 

Marka iletişimini geniş düşünün, verdiğiniz reklamlar ya da hedef kitlenizin gördüğü reklam filmleri marka iletişiminin en görünür parçası olabilir ancak marka olarak yaptığınız herhangi bir yardım veya bağışın duyurulması da bir marka iletişimidir. Markanın sponsor olduğu etkinlik ve bu etkinlikte aldığı tüm aksiyonlar da marka iletişiminin bir parçasıdır. Daha da geniş düşünecek olursak markanızın logosu, ana sloganı ve diğer tüm markaya ait materyaller de marka iletişiminizin bir parçasıdır.

Marka iletişiminde yukarıda saydığımız özellikler belirlendikten sonra dikkat edilmesi gereken öncelikli şey yapacağınız herhangi bir iletişimin tek seferlik olmadığını bilmektir. Yani tüketicinize bir kez ulaştıktan ve onu etkiledikten veya ikna ettikten sonra da bu iletişimin sürmesi çok önemli. Bir kez sizden ürün veya hizmet satın alan kişi eğer memnunsa kendiliğinden zaten tekrar gelir gibi düşünmeden ona özel iletişime hala devam ediyor olmalısınız. Markanıza sahip olan kişi kendini özel ve ait hissetmeli.

Marka duruşunuz, mesajınız ne olursa olsun tüketicilerinize samimiyetle iletişime geçin. Bu illa hedef kitlenize “sen” diye hitap etmek ya da arkadaşça bir dil kullanmak anlamına gelmez. Daha ciddi bir diliniz varsa dahi sizin iletişiminizi gördüğünde tüketicileriniz samimiyetinizden ve dürüstlüğünüzden emin olmalı. 

Bir marka için en önemli etkenlerden birisi de markanın tutarlı olmasıdır. Bu ne anlama gelir? Örneğin; siz politik, sosyal herhangi bir konuda herhangi bir görüş bildirdiyseniz ya da herhangi bir yere destek olduysanız bunun tersini gösterecek başka bir şey yapmamalısınız.

Bir gün bir mesaj yayınlayıp sonra kınadığınız ya da onayladığınız şeyin tersi ile ilgili bir etkinliğe sponsor olamazsınız. Ya da aynı şekilde birileri ile iş birliği yapamazsınız. Ya da geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen bir koleksiyon çıkarıp sonra atıklarınızı çevreye zarar verecek şekilde imha edemezsiniz. Bunlar hem toplumun tepkisini üzerinize çekerek bir kriz yaratır hem de tüketicinizin güvenini kırar. 

Markalar insanların yaşam tarzlarını yansıtır ve birçok kişinin kendilerini ortaya koyma biçimidir. Dolayısıyla aslında bir markayı seçen ve onu tüketen tüketici aslında o markayı temsil ederken marka tarafından da temsil edilmek istiyordur.

Temsil edilmek isteyen tüketicinizi küstürecek herhangi bir şey yapmamalısınız. 

Bir marka kurmanın ilk aşamalarından birisi neyi farklı yapacağını belirlemektir. Ürettiğiniz ürün ya da hizmeti farklı yapmak kadar bunları farklı sunmak da önemli. Rakiplerinizle aynı şeyleri yapmamaya çalışın. İnsanların yani hedef kitlenizin neyi farklı görmek istediğini iyi araştırın ve buna yönelik iletişim çalışmaları yapın.

Sizden beklenen bir şey varsa buna kulak vererek bu beklenen şeyi nasıl farklı yollarla karşılayabileceğinizi araştırın. 

Hedef kitlenizin duygularına hitap edin. Birisini satışa ikna etmek genellikle duygularını kontrol edebilmekle ilgilidir. Ancak siz satıştan daha büyük düşünerek tüketicinizin markanız ile duygusal bağ kurmasını sağlayın. Tüketicinizi duygusal olarak nasıl etkileyebileceğinizi, sizinle bağ kurması için neler gerektiğini araştırın ve aranızda bir duygusal bağ oluşmasını sağlayın.

Tüketicinin yalnızca üründen ya da hizmetten memnun kalması değil, o şeyin ona ulaşana kadarki süreçten ve ulaştıktan sonrasından da memnun olması çok önemli. Bu memnuniyeti sağlayabilmek için duygulara hitap etmeniz önemli. Bazen kargodan çıkacak basit bir not veya hediye bile bu bağın bir parçası olabilir.