Adres

Çengelköy Mahallesi Kerime Hatun Camii Sokak No:14
Çengelköy, Üsküdar- Istanbul, Turkey, 34680

TELEFON

0850 885 2049
0506 624 15 64

E-POSTA

info@digibus.com.tr

Takip Edin

Teklif al
elektrikli şarj istasyonları (4)

Elektrikli Şarj İstasyonu Şirketleri için Dijital Pazarlama Stratejileri

Elektrikli araç (EV) sektörü hem dünyada hem de Türkiye’de hızla büyüyor. Bu büyüme, Türkiye merkezli şarj istasyonu teknoloji firmalarının pazarlama stratejilerini yeniden düşünmesini gerektiriyor. Artık yalnızca bireysel kullanıcılar (B2C) değil, otoparklar, restoranlar, kafeler, oteller gibi işletmeler de (B2B) önemli bir hedef kitle haline geldi. Bu kapsamlı blog yazımızda, güncel verilerle EV ve şarj altyapısı büyümesine bakacak; B2B hedef kitlenin nasıl genişlediğini, Türkiye şirketlerinin MENA (Orta Doğu ve Kuzey Afrika) pazarına açılma potansiyelini, uluslararası pazarlamada dijital araçların (chatbot, yapay zekâ, programatik reklam, sosyal medya) önemini ve B2C iletişimin marka görünürlüğüne katkısını ele alacağız. Hazırsanız başlayalım. 🙂

1. Küresel ve Türkiye Özelinde EV ve Şarj Altyapısı Büyümesi

Küresel ölçekte elektrikli araç satışları rekor kırmaya devam ediyor. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) verilerine göre, 2023 yılında dünya çapında yaklaşık 14 milyon yeni elektrikli otomobil satıldı ve toplam elektrikli otomobil sayısı 40 milyona ulaştı. Bu, 2022’ye kıyasla satışlarda %35 artış anlamına geliyor ve satılan her 5 yeni otomobilden 1’inin elektrikli olduğunu gösteriyor. Benzer şekilde, küresel ölçekte şarj altyapısı da hızla genişliyor – 2024 itibarıyla halka açık şarj noktası sayısı 2022’ye kıyasla ikiye katlanarak 5 milyonun üzerine çıktı. Sadece 2024 yılı içinde dünya genelinde 1,3 milyonun üzerinde halka açık şarj noktası eklendi (bir önceki yıla göre %30’dan fazla artış.)

Türkiye de bu küresel trende güçlü bir şekilde ayak uyduruyor. Özellikle 2023 yılında Türkiye’de elektrikli araç pazarı patlama yapmıştır. Türkiye Elektrikli ve Hibrid Araçlar Derneği (TEHAD) verilerine göre 2022 yılında 8.210 adet olan elektrikli otomobil satışları, 2023 yılında 65.604 adede yükselmiştir. Bu, yerli otomobil markası Togg ve Tesla gibi firmaların piyasaya girişinin de etkisiyle yıllık bazda yaklaşık %700’lük (yaklaşık 8 kat) artış demektir. Aşağıdaki grafik, 2017’den 2023’e Türkiye’de her yıl satılan elektrikli otomobil sayısındaki hızlı büyümeyi göstermektedir.

Şekil: 2017-2023 arasında Türkiye’de yıllık elektrikli otomobil satışları (TEHAD verileri)

Özellikle 2023 yılında satışlar bir önceki yıla göre yaklaşık 8 kat artarak rekor seviyeye ulaşmıştır.

Özellikle 2023 yılında satışlar bir önceki yıla göre yaklaşık 8 kat artarak rekor seviyeye ulaşmıştır.

Türkiye’de trafikteki toplam elektrikli araç sayısı da hızla yükseliyor. 2023 sonunda Türkiye yollarında yaklaşık 185 bin elektrikli otomobil vardı. Bu sayı, 2024 Nisan ayı itibarıyla 231 bine çıkarak sadece ilk dört ayda 45 binin üzerinde artış gösterdi. Elektrikli araç sayılarındaki bu artış, şarj istasyonu altyapısının büyümesini de tetikledi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre 2023 başında yaklaşık 6.500 olan şarj istasyonu sayısı yıl sonunda 12.067’ye ulaştı, yani bir yılda %185 artış sağlandı. Nisan 2024 itibarıyla Türkiye genelinde 29.496 adet şarj noktası (soket) aktif hale gelmiş durumdadır.

Bu hızlı genişleme sayesinde Türkiye, toplam şarj noktası bakımından Avrupa’da ön sıralara yükselmiştir. Örneğin Nisan 2023’te 17.920 olan şarj soketi sayısı, Nisan 2024’te 29.496’ya çıkarak bir yılda %64,6 artmıştır. Şarj altyapısının kapasitesi de paralel biçimde büyümektedir – Türkiye’de şarj istasyonlarının toplam kurulu gücü 2024 başında 2.084 MW’ı aşmıştır.

Küresel ve Türkiye verilerine genel bakış için aşağıdaki tablo incelenebilir:

Gösterge (2023 Sonu İtibarıyla)Dünya GeneliTürkiye
Yıllık EV Satışı (2023)14 milyon (yıllık +%35 artış)65.604 (yıllık ≈+%700 artış)
Toplam Elektrikli Araç Sayısı40 milyon185.513 (2023 sonu)
Halka Açık Şarj Noktası Sayısı> 5 milyon (küresel, 2024 başı)≈12.000 istasyon (≈28.000 soket)
Şarj Altyapısı Yıllık Büyüme+%30 (2024’te küresel halka açık noktalar)+%185 (2023’te TR istasyon sayısı)

Yukarıdaki tablo ve grafik, Türkiye’nin elektrikli mobilite alanında son dönemde ne denli büyük bir ivme yakaladığını açıkça ortaya koymaktadır. Küresel pazardaki genel büyümeyle kıyaslandığında, Türkiye’deki büyüme oranları çok daha yüksektir. Bu hızlı yükselişte, 2023 yılında devreye giren yerli elektrikli araç üretimi (Togg), global markaların Türkiye pazarına girişi (örneğin Tesla) ve devlet teşvikleri önemli rol oynadı.

Sonuç olarak, elektrikli araç kullanıcı tabanı genişlerken şarj altyapısına yapılan yatırımlar da hız kazandı. Türkiye, 2023 sonu itibarıyla 81 ilde şarj istasyonuna sahip hale gelmiş ve özellikle büyük şehirler dışındaki bölgelerde de altyapı kurulumu artmıştır. Bu veriler ışığında, Türkiye merkezli şarj istasyonu şirketleri hem içeride hızla büyüyen bir pazara hitap etmekte, hem de dış pazarlara açılmak için sağlam bir temel kazanmaktadır.

elektrikli sarj istasyonlari 3

2. B2B Hedef Kitlenin Genişlemesi: Otoparklardan Otellere Yeni Müşteri Profilleri

Elektrikli şarj istasyonu sektöründe geleneksel olarak son kullanıcılar (EV sürücüleri) ana müşteri kitlesiydi. Ancak EV sayıları arttıkça, B2B (işletmeler arası) tarafta da önemli bir fırsat penceresi açılmış durumda. Otopark işletmeleri, AVM’ler, restoran ve kafeler, oteller, akaryakıt istasyonları, şirket filoları gibi birçok işletme, müşterilerine veya kullanıcılarına elektrikli araç şarj hizmeti sunmayı değerlendiriyor. Bu işletmeler, EV sürücülerini cezbetmek, daha uzun müşteri kalış süreleri sağlamak veya sürdürülebilirlik imajlarını güçlendirmek amacıyla şarj istasyonlarına yatırım yapıyorlar. Dolayısıyla şarj teknolojisi üreten firmalar için hedef kitle yalnızca bireysel EV sahipleri değil, aynı zamanda bu tür işletmeler haline gelmiştir.

Örneğin, şehir içlerinde alışveriş merkezleri, otoparklar gibi araç yoğun alanlar doğal birer şarj noktası olarak görülmeye başlanmıştır. Şarj ağı işletmecileri son dönemde bu alanların birçoğuyla özel anlaşmalar yaparak gerekli altyapıyı kurma çabasındadır. Bir alışveriş merkezinin otoparkında veya bir restoranın önünde EV şarj ünitesi bulundurmak, artık rekabetçi bir avantaj ve müşteri çekme unsuru sayılıyor. Nitekim Anadolu Ajansı’nın 2022’de yaptığı bir haberde, tatilcilerin konaklama tesisi seçiminde otelde şarj istasyonu olmasının önemli bir kriter haline geldiği vurgulanmıştır. Çeşme Turistik Otelciler Birliği Başkanı, hem yerli hem yabancı turistlerin otel otoparklarında şarj imkânı talep etmeye başladığını, seyahat acentelerinin artık bu bilgiyi listelerine eklediğini belirtmiştir. Bu durum, turizm ve konaklama sektöründe bile elektrikli şarj altyapısının bir pazarlama unsuru haline geldiğine işaret ediyor.

B2B müşterilerin ihtiyaçları, çoğu zaman son kullanıcılardan farklılık gösterir. İşletmeler, kendi müşterilerine kesintisiz ve güvenilir bir şarj deneyimi sunmak ister. Örneğin, oteller ve restoranlar genellikle daha uzun konaklama süreleri olduğundan AC tip (orta hızlı) şarj ünitelerini tercih edebilirken, otoyol üzerindeki dinlenme tesisleri veya filo operasyonları için 120-200 kW gücünde DC hızlı şarj çözümleri kritik önem taşır. Sektör profesyonelleri, AC istasyonlarının 22 kW seviyesine kadar olanlarının oteller, konut siteleri, AVM’ler ve yeme-içme mekânları için uygun olduğunu; otoyollar ve yoğun trafik noktalarında ise 150 kW ve üzeri DC istasyonların devreye girdiğini ifade ediyor. Yani, farklı B2B segmentler için farklı şarj teknolojileri ve hizmet modelleri geliştirmek gerekiyor.

Şarj istasyonu firmaları, işletmelere yönelik özel iş modelleri ve değer önerileri de sunmaya başladı. Özellikle turizm sektöründe, şarj hizmeti sunan oteller çevre dostu kimliklerini vurgulayarak müşteri çekebiliyor. Bu alanda faaliyet gösteren bazı şirketler, otellerle yaptıkları iş birlikleri sayesinde hem turizm ekosisteminin sürdürülebilir dönüşümüne katkı sağladıklarını hem de otellerin yeşil imajını güçlendirmek için yenilenebilir enerji sertifikalı şarj çözümleri sunduklarını belirtiyorlar. Örneğin, otellere özel projelerde şirketler otelin misafir profilini analiz ederek en uygun istasyon tipini ve kapasitesini belirliyor, estetik açıdan mekâna uyumlu tasarımlar geliştiriyor ve 7/24 teknik destek sağlıyorlar. Ayrıca çoğu zaman “gelir paylaşımı” modeli ile çalışarak, otellere büyük bir maliyet yükü bindirmeden şarj istasyonlarını işletiyor ve otel misafirlerinin mobil uygulamalar üzerinden istasyonları rezerve edebilmesini, kolay ödeme yapabilmesini mümkün kılıyorlar.

elektrikli sarj istasyonlari 2

Bunun yanı sıra, işletmelerin elektrikli şarj altyapısına yatırım yapması sürdürülebilirlik hedeflerine de hizmet ediyor. Örneğin bir işletme, otoparkına kurduğu şarj üniteleri ile hem karbon ayak izini azaltma yönünde adım atmış oluyor hem de çevreye duyarlı müşteri segmentini kendine çekiyor. Turizm Proje Dergisi’nin bir incelemesinde, “sürdürülebilirlik odaklı, duyarlı misafirlerin otel seçiminde elektrikli araç şarj istasyonunun bulunması önemli bir kriter haline geldiği” vurgulanmış ve otellerin şarj imkânı sunarak yeşil otel kimliklerini güçlendirdikleri belirtilmiştir.

Özetle, elektrikli şarj istasyonu firmaları için B2B segmenti hızla büyüyen bir pazar haline geldi. Artık bir şarj ağı operatörünün pazarlama planında, büyük AVM zincirleriyle anlaşmalar yapmak, akaryakıt istasyonlarına hızlı şarj çözümleri sunmak, belediyelerle veya otopark işletmecileriyle ortak projeler geliştirmek gibi konular üst sıralarda yer alıyor. Nitekim Türkiye’de halihazırda 150’yi aşkın şarj ağı işletmecisi lisansı EPDK tarafından verildi ve birçoğu otopark, AVM, otel gibi noktalarda hızlı genişleme stratejisi izliyor. B2B müşteri profilinin genişlemesi, şarj istasyonu firmalarının satış ve pazarlama ekiplerinin de teknik dil yerine daha çözüm odaklı, her sektörün ihtiyacına göre uyarlanmış bir iletişim dili kullanmasını gerektiriyor. Örneğin, bir otele pazarlama yaparken “misafir memnuniyeti ve yeşil sertifikasyon” vurgusu ön plana çıkarılırken, bir filo yönetim şirketine “operasyonel verimlilik ve maliyet tasarrufu” mesajı verilmelidir. Bu şekilde segment bazlı pazarlama, yeni B2B müşterilerin kazanılmasında kritik rol oynayacaktır.

3. Türkiye Merkezli Firmaların MENA ve Körfez Pazarına Açılma Potansiyeli

Türkiye’de gelişen şarj istasyonu sektörü, yalnızca iç pazara hizmet etmekle kalmayıp bölgesel bir ihracat ve genişleme potansiyeli de taşıyor. Coğrafi konum olarak Türkiye, Orta Doğu, Körfez ve Kuzey Afrika ülkelerine yakınlığı ve bu bölgelerle ticari ilişkileri sayesinde bir merkez ülke konumunda. Özellikle MENA (Middle East & North Africa) bölgesinde elektrikli araç pazarının henüz erken aşamada olması ancak önümüzdeki yıllarda hızlı büyümesinin beklenmesi, Türk firmaları için önemli fırsatlar sunuyor. Pazar araştırmalarına göre Orta Doğu’nun elektrikli araç pazarı 2035’e kadar 54 milyar dolarlık bir hacme ulaşabilir ve yeni araç satışlarının %60’tan fazlasını EV’ler oluşturabilir. Bain & Company analizine göre, erken adım atan şirketler bu bölgede güçlü bir marka varlığı kurma, en iyi şarj lokasyonlarını erkenden kapma ve değerli müşteri segmentlerini çekme fırsatına sahip durumdadır. Bu da, Türkiye’den bölgeye açılacak firmaların “ilk gelen avantajı” yakalayabileceğini gösteriyor.

Gulf ülkeleri (örneğin Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt) son yıllarda elektrikli araçlara yönelik ciddi adımlar atıyor. Bu ülkeler, petrol ekonomilerini çeşitlendirme ve karbon emisyonlarını azaltma hedefleri doğrultusunda elektrikli mobiliteye yatırım yapmaya başladılar. Örneğin, Dubai ve Abu Dabi’de hükümet destekli şarj istasyonu projeleri devreye giriyor; Suudi Arabistan, Lucid ve benzeri markalarla elektrikli araç üretim tesisleri kurmayı planlıyor; birçok Körfez ülkesinde EV’ler için vergi muafiyetleri ve ücretsiz şarj teşvikleri uygulanıyor. Bu gelişmeler, önümüzdeki 5-10 yılda bölgede hem elektrikli araç sayısının hem de şarj altyapısı ihtiyacının katlanarak artacağına işaret ediyor.

Türkiye merkezli şarj teknolojisi firmaları halihazırda bu potansiyeli değerlendirmeye başladılar bile. Örneğin bazı yerli üreticiler Ortadoğu pazarına ürün göndermeye başladı. KOSGEB’in bir KOBİ başarı hikâyesine göre, Türkiye’de hızlı şarj istasyonu üreten bir firma Suudi Arabistan, BAE, Katar, Kuveyt, Irak, Türkmenistan, Ürdün başta olmak üzere birçok ülkeye ürün ihraç etmeye ve projeler gerçekleştirmeye başladı. Yine SAHA İstanbul tarafından aktarılan bir haberde, yerli şarj istasyonu üreticisi Aspower’ın ilk yurt dışı ihracatını 2023’te Gürcistan’a gerçekleştirdiği belirtiliyor; şirket 120 kW’lık yüksek hızlı DC şarj ünitelerini ihraç ederek ülke sınırlarını aştı. Aspower gibi firmalar güçlü AR-GE ekipleriyle şebekeden bağımsız güneş enerjili şarj istasyonları, mobil şarj üniteleri gibi yenilikçi çözümler de geliştirerek bölge ülkelerinin ilgisini çekiyor.

elektrikli sarj istasyonlari 1

Türkiye’de üretim yapmanın bazı stratejik avantajları var: maliyet rekabetçiliği, coğrafi yakınlık, esnek üretim kabiliyeti ve kaliteli mühendislik kaynakları bunların başında geliyor. Özellikle Körfez ülkeleri, Avrupa menşeli çok pahalı çözümler yerine uygun fiyatlı ama güvenilir şarj ekipmanlarına ihtiyaç duyuyorlar. Türk firmaları, kalite ve fiyat dengesiyle bu boşluğu doldurabilir. Ayrıca kültürel ve siyasi ilişki avantajları sayesinde Türk markaları bölgede daha hızlı güven inşa edebiliyor. Örneğin, Orta Doğu’da bazı müşteriler Türk malı teknolojileri kalite açısından Avrupa’ya yakın ama lojistik ve servis bakımından daha erişilebilir bulabiliyor. Bu algı, pazarlamada iyi kullanılabilir.

Bölgeye açılmak isteyen şirketlerin dikkat etmesi gereken noktalar da var: İklim koşullarına uygunluk (aşırı sıcak bölgelerde şarj ünitelerinin dayanıklılığı), farklı elektrik altyapı standartları (bazı ülkelerde voltaj, priz standartları değişiklik gösterebilir), yerel regülasyonlar ve sertifikasyon (her ülkenin şarj istasyonu kurulumuna dair ayrı izin süreçleri olabilir) gibi unsurlar özenli planlama gerektiriyor. Örneğin, çöl iklimine sahip bir ülkede dış mekân şarj istasyonlarının toz, kum fırtınası ve 50°C üzeri sıcaklıklara dayanıklı olması şarttır – Türk üreticiler ürünlerini buna göre tasarlamalıdır.

Pazarlama stratejisi açısından, uluslararası fuarlar ve etkinlikler kritik önem taşıyor. MENA bölgesinde düzenlenen Middle East Electric Vehicle konferansları, Dubai Expo gibi etkinliklere katılım, Türk firmalarının marka bilinirliğini artırmak için fırsattır. Ayrıca yerel ortaklıklar kurmak (örneğin o ülkenin enerji şirketi veya altyapı firması ile iş birliği) pazara girişte başarı faktörüdür. Birçok Körfez ülkesinde kamu ihaleleri veya büyük çaplı projeler yerel ortak olmadan alınamıyor; dolayısıyla Türk şirketlerin o ekosisteme entegre olması gerekiyor.

Sonuç olarak, Türkiye merkezli şarj istasyonu şirketleri için Orta Doğu, Körfez ve Kuzey Afrika pazarları adeta bir “yeni ufuk” konumunda. Küresel danışmanlık şirketleri bölgedeki EV dönüşümünün hızlanacağını öngörüyor ve erken davranan oyuncuların marka ve pazar payı anlamında büyük kazanımlar elde edebileceğini belirtiyor. Türk firmalarının halihazırda bazı somut adımlar atmış olması sevindirici bir gelişme. Önümüzdeki dönemde bu firmaların bölgedeki dijital pazarlama faaliyetlerini de artırarak (yerel dilde web siteleri, bölgeye yönelik sosyal medya kampanyaları, hedeflenmiş reklamlar vb.) marka bilinirliklerini yükseltmeleri bekleniyor. Böylece “Made in Turkey” imzalı şarj teknolojilerini, geniş coğrafyada görmeye alışacağız.

4. Uluslararası Pazarlamada Dijital İletişim Araçlarının Önemi (Chatbot, Yapay Zekâ, Programatik Reklam, Sosyal Medya)

Elektrikli şarj istasyonu hizmeti veren firmalar için dijital pazarlama araçları, hem yurt içinde hem yurt dışında hedef kitleye etkin ulaşmanın anahtarı haline geldi. Özellikle uluslararası pazarlama söz konusu olduğunda, dijital iletişim kanalları sınırları ortadan kaldırarak markaların görünürlüğünü artırıyor ve müşteri etkileşimini kolaylaştırıyor. Bu bölümde, chatbot’ların, yapay zekâ destekli uygulamaların, programatik reklamların ve sosyal medya hedeflemelerinin neden ve nasıl kritik rol oynadığını inceleyeceğiz.

Chatbot’lar, günümüzde müşteri iletişiminde devrim yaratıyor. Özellikle teknik bir sektör olan elektrikli şarj alanında, potansiyel müşterilerin sorularına hızlı yanıt vermek, 7/24 destek sağlamak çok önemli. İyi tasarlanmış bir chatbot, web sitenizi veya mobil uygulamanızı ziyaret eden bir müşteriye anında yardımcı olabilir. Örneğin bir işletme sahibi, sitenizde “filom için kaç üniteye ihtiyacım var?” diye sorduğunda, chatbot anında doğru ünite sayısını ve modelini önerebilir veya bir demo talebi alabilir. Yapay zekâ destekli sohbet robotları, günün her saati tüketici sorularına cevap vererek müşteri etkileşimini artırıyor ve deneyimi iyileştiriyor. Bu botlar rutin soruları üstlenerek insan temsilcilerin daha karmaşık görevlere odaklanmasını sağlıyor; böylece hem hızlı yanıt veriliyor hem de destek ekibinin verimliliği artıyor. B2B pazarlamada chatbotların ekstra bir faydası da potansiyel müşteri ön elemesi yapabilmeleridir. Örneğin, bir B2B pazarlama trendleri raporuna göre sohbet botları, web sitesine gelen ziyaretçilere bütçe ve ihtiyaçlarıyla ilgili sorular sorarak onları nitelendirebilir, en umut vaad eden lead’leri ayırabilir. HubSpot gibi şirketler, potansiyel müşterileri değerlendirmek ve uygun içerik/teklif sunmak için chatbotları etkin kullanıyor. Kısacası, chatbotlar uluslararası müşteriler dahil olmak üzere herkese kişiselleştirilmiş ve anında iletişim deneyimi sunarak güven ve bağlılık oluşturuyor.

Yapay zekâ (AI) uygulamaları, pazarlama çalışmalarının arka planında gerçek bir oyun değiştirici haline geldi. Veriye dayalı hedefleme konusunda AI inanılmaz bir hız ve isabet sağlıyor. Büyük veri setlerini anında işleyebilen AI algoritmaları sayesinde, farklı müşteri gruplarının tercihleri analiz edilebiliyor. Örneğin, bir yapay zekâ sistemi sosyal medya etkileşimlerini ve web sitesi davranışlarını tarayarak “hangi kitle hangi özelliğe önem veriyor” saptayabilir. Nitekim bir analizde, AI’ın pazarlama verilerini kullanarak genç tüketicilerin sürdürülebilirlik özelliklerine daha çok değer verdiğini, daha yaşlı alıcıların ise güvenilirlik ve maliyet gibi unsurlara odaklandığını ortaya koyduğu belirtiliyor. Bu tür içgörüler, firmaların her segmente uygun mesajlar geliştirmesini sağlıyor. Elektrikli şarj istasyonu şirketleri de AI ile farklı pazarların ihtiyaçlarını anlayıp, örneğin Orta Doğu’daki müşterilere dayanıklılık ve hızlı servis vurgusu yaparken, Avrupa’daki kitleye çevreci enerji kaynakları entegrasyonunu vurgulayabilir. Ayrıca AI, içerik üretimi ve kişiselleştirmede de devreye giriyor. Otomatik çeviri ve dil işleme yetenekleri sayesinde, bir Türk firmasının İngilizce, Arapça veya Fransızca kişiselleştirilmiş e-posta kampanyaları yürütmesi çok daha kolay hale geldi. Hatta yapay zekâ ile çalışan araçlar, blog yazıları, sosyal medya gönderileri gibi içerikleri markanın mesajına uygun şekilde otomatik taslak olarak üretebiliyor, bu da uluslararası içerik pazarlamasını hızlandırıyor.v Örneğin, bir yeni ürün duyurusu hem LinkedIn’de İngilizce teknik bir makale, hem de Instagram’da Arapça görsel bir içerik olarak AI yardımıyla hızlıca uyarlanabilir.

2573

Programatik reklam ve akıllı hedefleme, dijital reklam bütçelerinin çok daha verimli kullanılmasını sağlıyor. Programatik reklam, kısaca çevrimiçi reklam alanlarının otomatik açık artırmalarla ve veri temelli hedeflemeyle satın alınması demek. Yapay zekâ burada da devrede: AI destekli reklam platformları, kullanıcı verilerini analiz ederek reklamları en ilgili kişilere gösteriyor. Bu sayede, örneğin bir şarj istasyonu üreticisi, Orta Doğu’da altyapı yöneticisi pozisyonundaki kişilere, Avrupa’da ise EV sürücülerine ayrı mesajlarla ulaşabilir. Kullanıcıların tarama geçmişi, önceki etkileşimleri gibi veriler incelenerek en ilgili reklamın en doğru zamanda gösterilmesi sağlanıyor. Diyelim ki bir işletme yöneticisi daha önce “EV charging station solutions” gibi aramalar yaptı ve sektörle ilgili bir webinara katıldı; programatik reklam ağı bu kişiyi tespit edip sizin firmanızın “işletmeler için hızlı şarj çözümü” reklamını gösterebiliyor. Bu hedefli reklamcılık, hem reklam harcamalarının boşa gitmesini önlüyor hem de potansiyel müşterinin tam ihtiyacına uygun mesaj almasını sağlıyor. Örneğin AI, çevreye önem veren bir kitleye reklam göstereceğinde daha “yeşil enerji” odaklı görseller ve metinler kullanmayı önerebiliyor. Sonuç olarak programatik reklam, özellikle uluslararası pazarlamada, geniş kitleye değil doğru kitleye ulaşmayı mümkün kılıyor.

Sosyal medya hedeflemeleri, B2B ve B2C iletişimde olmazsa olmaz bir araç haline geldi. Artık LinkedIn, Facebook, Instagram, Twitter (X) gibi platformlar çok gelişmiş hedefleme seçenekleri sunuyor. B2B pazarlamada LinkedIn özellikle kritik. Uzmanlar, LinkedIn’in iş profesyonellerini bir araya getiren ana platform olduğunu, B2B şirketlerinin mutlaka LinkedIn’de kurumsal sayfa oluşturarak düzenli içerik paylaşması, ilgili gruplarda aktif olması ve LinkedIn’in kendi reklam araçlarını kullanması gerektiğini vurguluyor. LinkedIn üzerinden sektör bazlı, ünvan bazlı veya lokasyon bazlı reklam kampanyaları ile örneğin “İstanbul’daki otel genel müdürleri” gibi niş kitlelere ulaşmak mümkün. Nitekim LinkedIn’in özel hedefleme ve reklam özellikleri sayesinde, B2B firmaları yeni ürün ve hizmetlerini çok daha geniş kitlelere duyurma şansı yakalıyor. Öte yandan Facebook ve Instagram da, özellikle EV sürücülerine ve teknoloji meraklılarına yönelik tüketici kampanyaları için ideal platformlar. Bu mecralarda ilgi alanı (örneğin “elektrikli araç” ile ilgilenenler), davranış (EV sahibi olduğu tahmin edilen segmentler) gibi kriterlerle hedef kitle oluşturulabiliyor. Ayrıca sosyal medyada içerik pazarlaması yoluyla organik olarak da görünürlük artırılabilir – örneğin firmanızın blogundaki bir istatistik veya infografiği Twitter’da paylaşarak ilgili gazetecilerin ve kanaat önderlerinin dikkatini çekebilirsiniz. Sosyal medyanın bir diğer gücü de etkileşim ve topluluk oluşturma yönüdür. Örneğin bir şarj ağı şirketi, kullanıcılarından gelecek geri bildirimleri Twitter üzerinden toplayıp yapıcı bir şekilde yanıtlayarak marka imajını güçlendirebilir. Hatta gelişmiş AI tabanlı araçlarla sosyal medya duygu analizi yaparak markanız hakkında olumlu/olumsuz yorumları takip edebilir, hızlıca aksiyon alabilirsiniz. Özetle, sosyal medya hedeflemeleri sayesinde dijital pazarlama, doğru mesajı doğru kitleyle buluşturma sanatına dönüşüyor.

Konu hakkında daha detaylı bir yazı okumak isterseniz; “Uluslararası Ticarette Sosyal Medya Kullanımı” başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz.

Tüm bu dijital araçlar bir araya geldiğinde, uluslararası pazarlama iletişiminde müthiş bir sinerji yaratıyorlar. Örneğin, web sitenize gelen yabancı bir ziyaretçi, AI destekli bir çeviri/chatbot entegrasyonu sayesinde kendi dilinde bilgi alabiliyor; akabinde bu kişi ayrıldıktan sonra yeniden pazarlama (retargeting) reklamlarıyla LinkedIn’de veya Google’da sizin markanızın reklamlarını görüyor; sosyal medyada sizin paylaştığınız bir sektörel raporu okuyor ve markanıza güveni pekişiyor. Böylece, dijital temas noktalarının çoklu kullanımıyla müşteri yolculuğu uluslararası ölçekte desteklenmiş oluyor.

Son olarak belirtmek gerekir ki, dijital pazarlamada ölçümleme ve optimizasyon da yapay zekâ ile çok daha etkin hale geldi. Kampanyalar gerçek zamanlı olarak izlenip AI ile optimize edilebiliyor. Hangi görsel daha fazla tıklanma aldı, hangi ülkenin hangi mesajla daha çok form doldurduğu gibi içgörüler anında elde edilip kampanya ayarları uyarlanabiliyor. Bu çeviklik, özellikle farklı ülkelerde eş zamanlı pazarlama yapan firmalar için büyük bir avantaj.

Özetle, chatbot, yapay zekâ, programatik reklam ve sosyal medya hedeflemeleri, elektrikli şarj istasyonu firmalarının hedef kitleleriyle dijital ortamda anlamlı bağlantılar kurmasını sağlıyor. Bu araçları etkin kullanan şirketler, hem küresel pazarda rekabet avantajı elde ediyor hem de pazarlama bütçelerini en verimli şekilde kullanarak daha yüksek geri dönüş alıyorlar. Dijital dönüşüm çağında, doğru mesajı doğru zamanda ve doğru kişiye iletebilmek, özellikle de sınır ötesi pazarlarda, şirketinizin başarısında belirleyici bir faktör olacaktır.

5. B2C İletişimin Marka Görünürlüğü ve Değerine Katkısı

Elektrikli şarj istasyonu sektöründe iş modelleri büyük ölçüde B2B (örneğin şarj ağı işletmeciliği, istasyon satışı vs.) olsa da, son kullanıcıya yönelik iletişimin (B2C pazarlamanın) önemi göz ardı edilemez. Nihayetinde, şarj istasyonlarını kullanan, uygulamalara üye olan, markayla etkileşime giren kişiler elektrikli araç sahipleridir. Bir şarj istasyonu markasının tüketici nezdinde bilinir ve güvenilir olması, hem pazar payını artırır hem de iş ortaklarına (B2B müşterilere) güven verir. Bu nedenle, B2C iletişim faaliyetleri markaya görünürlük, itibar ve sadık bir kullanıcı tabanı kazandırarak toplam marka değerine büyük katkı sağlar.

Öncelikle, marka bilinirliği açısından B2C iletişim kritik. Eğer elektrikli araç sürücüleri sizin şarj ağı markanızı sıkça duyuyorsa, uygulamanızı telefonlarına indirmiş ve memnun kalmışlarsa, bu durum potansiyel B2B müşteriler için de pozitif bir sinyal oluşturur. Örneğin, bir AVM yöneticisi, sık sık adını duyduğu ve kullanıcılar arasında popüler olan bir şarj istasyonu markasını kendi otoparkında görmek isteyecektir. Çünkü bilir ki o marka sürücüler için çekim unsuru olacaktır. EV kullanıcıları güvenilir bir şarj ağı ve marka ile çalışmaya özellikle dikkat eder – zira araçlarını şarj ederken sorun yaşamak istemezler. Wattarya’nın EV sahiplerine yönelik hazırladığı rehbere göre de, sürücülere “güvenilir bir network ve marka ile çalışmaya özen göstermeleri” tavsiye ediliyor. Bu, tüketicinin markaya verdiği önemi gösteren önemli bir detaydır.

2148972405

B2C iletişim, aynı zamanda marka sadakati yaratmaya yardımcı olur. Kendi aracını şarj ederken iyi deneyim yaşayan, iyi müşteri hizmeti alan bir kullanıcı, markanızın adeta bir “elçisi” haline gelebilir. Örneğin, mobil uygulamanız kullanışlı ve kullanıcı dostu ise, tüketiciler bunu çevrelerindeki diğer EV sürücülerine önereceklerdir. Kulaktan kulağa yayılan olumlu bir itibar, pazarlama çalışmalarının organik bir çıktısıdır. Ayrıca bireysel kullanıcılara yönelik kampanyalar (örn. ücretsiz şarj dakikaları, sadakat puanları, tavsiye programları) marka ile kullanıcı arasında duygusal bir bağ kurulmasını sağlar. Unutulmamalıdır ki, B2C alandaki görünürlük, bir markanın genel algısını şekillendirir. Örneğin, sosyal medyada kullanıcılar markanızdan övgüyle bahsediyorsa veya memnuniyetlerini paylaşıyorsa, bu içerikler kamuya açık referans niteliğindedir ve yeni müşterilerin (hem bireysel hem kurumsal) sizi seçme ihtimalini artırır.

Marka değeri açısından bakıldığında, son kullanıcıyla kurulan iletişim markanın piyasa değerini bile etkileyebilir. Günümüzde yatırımcılar ya da iş ortakları, bir şirketin markasına tüketicilerin ne kadar aşina ve bağlı olduğuna da dikkat ediyor. Eğer bir şarj istasyonu firması, yaptığı PR kampanyaları, reklamlar, sosyal medya etkileşimleri ile geniş bir kitlede bilinirlik sağlamışsa, bu durum o firmanın pazar liderliği iddiasını güçlendirir ve rekabette öne çıkarır. Örneğin, Türkiye’de Togg markası henüz çok yeni olmasına rağmen tüketici iletişimine yaptığı vurgu sayesinde (reklam kampanyaları, sosyal medya etkileşimleri, deneyim merkezleri vb.) kısa sürede yüksek bir marka bilinirliği ve değeri yakaladı. Şarj altyapısı tarafında da benzer şekilde, tüketici odaklı iletişim yapan markalar (örneğin geniş kitlelere yönelik reklamlar veren, uygulama kullanıcılarına sürekli bilgi akışı sağlayanlar) bir “love mark” olma yolunda mesafe alıyor.

B2C iletişimin getirdiği görünürlük, B2B görüşmelerde elinizi güçlendirir. Örneğin bir otel zinciri ile anlaşma yapmaya çalışırken, onlara “bizim uygulamamızı halihazırda Türkiye’de 50 bin EV sürücüsü kullanıyor” diyebilmek büyük bir avantajdır. Bu sayı, o otel için de hemen bir potansiyel müşteri havuzu demektir. Yani son kullanıcı nezdinde geniş bir kitlenizin olması, B2B müşteriye “sizinle çalışırsam kendi müşterilerime hazır bir değeri sunmuş olacağım” mesajını verir. Marka görünürlüğü bu açıdan adeta bir kartopu etkisi yapar: Tüketici iletişimi markayı büyütür, büyüyen marka daha çok iş ortağı çeker, daha çok iş ortağı (örneğin daha çok lokasyonda istasyon) yine tüketiciye dokunur ve döngü böylece devam eder.

2149530037

B2C iletişimde özellikle dikkat edilmesi gereken, tüketici deneyimini sürekli geliştirmeye odaklanmaktır. Çünkü markaya duyulan güven ve bağlılık, doğrudan kullanıcı deneyimiyle ilişkilidir. Şarj istasyonu şirketleri, uygulamalarının arayüzünü kolay kullanılır yapmak, şarj istasyonlarında net yönlendirmeler sağlamak, çağrı merkezi ve teknik desteği güçlü tutmak gibi konulara yatırım yapmalıdır. Bu alanlarda yapılan her iyileştirme, memnun son kullanıcılar olarak geri döner. Memnun kullanıcılar da markanın hem görünürlüğünü artırır (çünkü deneyimlerini paylaşırlar) hem de algısını yüceltir.

Aynı zamanda, B2C odaklı pazarlama iletişimi markanın toplumsal imajına da etki eder. Örneğin sürdürülebilirlik mesajları, çevre bilinci vurgusu, temiz enerji kullanımı gibi temalar, son kullanıcı kampanyalarında işlendiğinde markanın değerlerini ortaya koyar. Toplum nezdinde çevre dostu, inovatif, güvenilir bir imaj oluşturmak, o markayı sadece bir şirket olmaktan çıkarıp bir marka kimliği haline getirir. Bu da uzun vadede markanın değerini finansal olmayan boyutlarda da yükseltir.

Sonuç olarak, B2C iletişim faaliyetleri (reklamlar, halkla ilişkiler, sosyal medya, etkinlikler, kullanıcı toplulukları oluşturma vs.) marka bilinirliği, itibar ve sadakat açısından büyük önem taşır. Elektrikli şarj istasyonu firmaları, iş modelleri B2B olsa dahi son kullanıcıyı ihmal etmemeli; aksine onları merkeze alan bir iletişim stratejisi kurmalıdır. Çünkü günün sonunda, markaların kaderini müşterileri tayin eder. Sizin istasyonlarınızı kullanan, sizin uygulamanızdan memnun kalan binlerce bireysel kullanıcı varsa, markanız yaşayan bir organizmaya dönüşür ve kendi kendini büyüten bir topluluğa sahip olursunuz. Bu da hem iş hacminize hem de marka değerinizin maddi-manevi tüm boyutlarına yansır.

Dİjital iş geliştirme çözümlerimiz hakkında detaylı bilgi almak için bize ulaşabilirsiniz. Yazı çok uzun geldiyse aşağıdan podcast olarak dinleyebilirsiniz. 🙂

Yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir