Dijital çağda, internet kullanım oranlarının hızla artması, mobil cihazların günlük yaşamın vazgeçilmezi olması ve e-ticaret alışveriş oranlarının sürekli yükselmesi içerik üretimini kritik bir noktaya taşıyor. Özellikle pandemi gibi beklenmedik olaylar, insanların internette geçirdiği süreyi büyük ölçüde artırdı. Peki, bu süreçte hedef kitleniz olan müşterileriniz internette ne yapıyor?

İnternet kullanıcıları, satın alma öncesinde ürün yorumlarını okuyor, sağlık sorunları hakkında bilgi arıyor, ev egzersizleri veya diyet programları araştırıyor. Tüm bu aktiviteler, Google, Bing, Yandex ve DuckDuckGo gibi arama motorlarında yapılan sorgular ile başlıyor. Arama motorları, kullanıcıların ihtiyaçlarına en iyi cevabı verecek içerikleri ön plana çıkarıyor: blog yazıları, görseller, videolar, canlı yayınlar ve podcast’ler gibi pek çok farklı formatta içerik, kullanıcıların karşısına çıkıyor.

Bir blog yazısı örneğinden hareketle içeriğin potansiyel ekonomik değerini basitçe hesaplayalım:

Örneğin; bir blog yazınız ayda 40 farklı anahtar kelime üzerinden toplamda 100.000 ziyaret alıyor olsun. Bu ziyaretçilerin sadece %1’i satın alma yaparsa, bu tek blog yazısından 1.000 sipariş elde edebilirsiniz.

• Hesaplama: 100.000 ziyaretçi x %1 dönüşüm oranı = 1.000 sipariş

Sepet ortalamasını 50 TL olarak düşünürsek:

• Hesaplama: 1.000 sipariş x 50 TL = 50.000 TL

Bu basit örnek, tek bir içeriğin aylık potansiyel gelirini net bir şekilde ortaya koyar. Bunun yanında içeriklerinizle müşteri verileri (lead), marka bilinirliği ve marka güveni gibi değerleri de artırabilirsiniz. Tüm bunlar işletmenizin uzun vadede sürdürülebilir kârlılığını destekleyen unsurlardır.

İçeriğin ne olduğunu anlamak için tarihi perspektiften bakmakta fayda var. İnsanlık tarihinin en eski dönemlerinde, mağara duvarlarına çizilen av resimleri, aslında bugün Instagram’da paylaştığımız görsellerle aynı amaca hizmet ediyordu: bir hikâye anlatmak ve deneyim paylaşmak. Mağara resimleri, günümüzün dijital içerikleri gibi bilgi ve deneyim aktarımıydı.

Tarihi biraz daha ileri saralım: Orhun Anıtları, Göktürk İmparatorluğu döneminde dikilmiş yazıtlar olarak tarihe not düşmüş önemli içerik örnekleridir. Bu yazıtlar, sadece o döneme ait bilgileri aktarmakla kalmaz, aynı zamanda günümüze kadar gelen içerik değerini korumuştur.

Tolstoy’un ünlü romanı “Anna Karenina”, dönemler ötesine geçen ve insanlara hâlâ ilham veren bir içeriktir. Bu da içeriğin zamansız ve sürekli tüketilebilir olduğunun önemli bir göstergesidir.

Bugün, sosyal medya ve dijital platformlarda kendi ürettiğimiz görseller, videolar, blog yazıları ve podcast’ler, etkileşimli dijital içerikler olarak karşımıza çıkıyor. Bu içerikler bazen yalnızca 24 saat geçerli (Instagram Hikayeleri gibi), bazen de kalıcı ve sürekli etkileşim alan içerikler olarak öne çıkabiliyor.

İçeriğin uzun ömürlü olmasını sağlayan tek kriter, o içeriğin insanlara ne kadar fayda sağladığıdır. İnsanlara değer katan, onları eğiten, yönlendiren ve sorunlarını çözen içerikler her zaman kalıcı olur. Bu yüzden ürettiğiniz içeriklerin hedef kitlenizin ihtiyaçlarına cevap vermesi kritik öneme sahiptir.

Sonuç olarak, içerik üretimi artık dijital dünyanın en önemli para birimi olarak kabul edilir hale geldi. İçeriğe yatırım yapmak, hedef kitlenize ulaşmak ve markanızın uzun vadeli başarısını sağlamak açısından en stratejik adımlardan biridir.

Digibus olarak, dijital içerik stratejilerinizi oluşturmak ve markanızı güçlendirmek için profesyonel içerik çözümleri sunuyoruz. İçerik üretimi ve yönetimi hakkında daha detaylı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.